27 Şubat 2022 Pazar

3- 3 yıldızlı otelde hayata gözlerini yuman 5 yıldızlı adam Azer Bülbül

 

                ‘’Duygularım darmadağın anlayamazsın, bendeki kalp sende olsa taşıyamazsın!’’

                Hayatı şarkılarına benzerdi onun. Hüzün dolu, içimizi acıtan sözleri ve karanlık cümleleri. 1 Şubat 1967, karlı, soğuk bir kış günü Kars Akyaka’da Azeri bir ailenin evinde gelecekte ‘’Kimsesizlere kimse, bir kısmın BABA’sı olarak dünyaya geldiğinden habersiz gözlerini açtı ‘’Subutay Kesgin’’ adıyla. Çok küçük yaşlarda daha kim olduğunu bilmeden bir anda Almanya’da buldu kendini. Düğün salonlarında ifa ederken sanatını farkında değilken kimse, Yıldız Tezcan tarafından keşfedilerek ‘’Azer Bülbül’’ lakabı takıldı kendine. 1984’te çıkardığı ‘’Garip Yolcu’’ adlı albümüne kadar pek tanınan bir sima değildi. Albümden 1 yıl sonra ‘’ Mavi Mavi Masmavi’’ filmi ile kameralar karşısına çıkana kadar yüzünü gören sayılı insan vardı.

                1995 yılında çıkardığı ‘’Ben Babayım’’ albümüne kadar hala duyulmayan, keşfedilmeyen bir sesti Azer Bülbül. ‘’Yaralandın mı ey can’’ ile sol yanımızdan kurşun yedik, ‘’Dokunmayın çok fenayım’’  ile biz bizde değildik, ‘’Her an her şey olabilir’’ ile bana bir şey olmaz dememeyi gelip bizi bulabileceğini idrak ettik, ‘’Çoğu gitti azı kaldı’’ ile yolun en sonuna geldiğimizi fark eyledik.

                Arabesk müzikte ‘’Babaların baba olduğu zamanlar’’, ‘’Baba’’ ve şarkı söylerken şarkıyı yaşadığı ve kendini kaptırarak titrediği için ‘’Titrek Kral’’ lakapları ile ün kazandı. Azer Bülbül belki de bazıları için tek kasetlik, kısa zamanda kaybolan ünlülerden olacakken, ‘’Ağıt, Zordayım, Kör Kurşun, Bana Düştü’’ vb. klasiklere imza atarak milyonların yüreğine dokundu.

            Takvimler 1986’yı gösterdiği zaman istemediği bir evlilik ile hayata yeni bir adım atan Subutay Kesgin boşanması da evliliği zor geçen bir süreci atlattı. Hayatta en çok istediği şey bir evlat sevmek olan Subutay 1998’de arabeskin baş taçlarından olan Yıldız Tilbe’ye ilanı aşk etmiş ve reddedilmişti. Hâlbuki arabeskin iki duayeni; ‘’Biri babası biri anası ne güzel olurdu ulan!’’ dedirtmesi ayrı bir olaydı…

            Anadolu coğrafyasının belki de en zeki sözlerinin seslendirmesini yapan ‘’Azer Bülbül’’ ün 2012 yılında, ‘’Duygularım’’ adlı yeni albümünü çıkarmaya çok az bir süre kalmışken; tüm hislerini ve zorluklarını son albümünün içine sığdırmış ve tanıtımı için Antalya’ya gitmişti. Yerel bir televizyona konuk olmuşken, Antalya’ya olan hisleri ve yeni albümünün küçük bir çocuk gibi heyecanından bahsetmişti. Her şey yolunda ve otel odasına giderken yanında bir hayranı vardı. Ertesi gün muhteşem bir konser alanı ve binlerce bekleyeni vardı. Sevenleri merak içinde bekleyeni vardı, oysa 3 yıldızlı otelin kenar bir odasında 5 yıldızlı bir adam gözlerini son kez yummuştu gözlerini…

            Kalp krizi dediler sebebine. Yorgundu, o sevgi dolu kalbini belki kendisi anlamıyordu ama dışarıdan onu görenler anlıyordu. Bir şeyler vardı, o da hissetmişti belki ama belli etmiyordu. Hayranlarını, kardeşlerini, evlatlarını üzmek ölümden beterdi onun için. O genç diye tabir edilebilecek yaşta ana babasını evlatsız bıraksa da, evlat sevgisinin ne olduğunu tadamasa da yüzbinlerin kalbinde hep yaşayacak, kimsesizlerin her daim ‘’Baba’’ sı olacaktı.

            Hayatı şarkılarına benzerdi; ‘’Çok çileler çektim, candan usandım, niye böyle erken çöktün gençliğim?’’ dedi ‘’ Bomboş yaşayıp giderken, kalbim aşkla dolar imiş, Hayat bu hiç belli olmaz, her an her şey olabilir’’ dedi. Dediği gibi bir gün ansızın gitti… Geride ne bıraktı biliyor musun?

            ‘’İçimizi acıtan sözler ve biraz da karanlık cümleler…’’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder