‘’Duygularım
darmadağın anlayamazsın, bendeki kalp sende olsa taşıyamazsın!’’
Hayatı
şarkılarına benzerdi onun. Hüzün dolu, içimizi acıtan sözleri ve karanlık
cümleleri. 1 Şubat 1967, karlı, soğuk bir kış günü Kars Akyaka’da Azeri bir
ailenin evinde gelecekte ‘’Kimsesizlere kimse, bir kısmın BABA’sı olarak
dünyaya geldiğinden habersiz gözlerini açtı ‘’Subutay Kesgin’’ adıyla. Çok
küçük yaşlarda daha kim olduğunu bilmeden bir anda Almanya’da buldu kendini.
Düğün salonlarında ifa ederken sanatını farkında değilken kimse, Yıldız Tezcan
tarafından keşfedilerek ‘’Azer Bülbül’’ lakabı takıldı kendine. 1984’te
çıkardığı ‘’Garip Yolcu’’ adlı albümüne kadar pek tanınan bir sima değildi.
Albümden 1 yıl sonra ‘’ Mavi Mavi Masmavi’’ filmi ile kameralar karşısına
çıkana kadar yüzünü gören sayılı insan vardı.
1995
yılında çıkardığı ‘’Ben Babayım’’ albümüne kadar hala duyulmayan, keşfedilmeyen
bir sesti Azer Bülbül. ‘’Yaralandın mı ey can’’ ile sol yanımızdan kurşun yedik,
‘’Dokunmayın çok fenayım’’ ile biz bizde
değildik, ‘’Her an her şey olabilir’’ ile bana bir şey olmaz dememeyi gelip
bizi bulabileceğini idrak ettik, ‘’Çoğu gitti azı kaldı’’ ile yolun en sonuna
geldiğimizi fark eyledik.
Arabesk
müzikte ‘’Babaların baba olduğu zamanlar’’, ‘’Baba’’ ve şarkı söylerken şarkıyı
yaşadığı ve kendini kaptırarak titrediği için ‘’Titrek Kral’’ lakapları ile ün
kazandı. Azer Bülbül belki de bazıları için tek kasetlik, kısa zamanda kaybolan
ünlülerden olacakken, ‘’Ağıt, Zordayım, Kör Kurşun, Bana Düştü’’ vb. klasiklere
imza atarak milyonların yüreğine dokundu.
Takvimler 1986’yı gösterdiği zaman istemediği bir evlilik
ile hayata yeni bir adım atan Subutay Kesgin boşanması da evliliği zor geçen
bir süreci atlattı. Hayatta en çok istediği şey bir evlat sevmek olan Subutay
1998’de arabeskin baş taçlarından olan Yıldız Tilbe’ye ilanı aşk etmiş ve
reddedilmişti. Hâlbuki arabeskin iki duayeni; ‘’Biri babası biri anası ne güzel
olurdu ulan!’’ dedirtmesi ayrı bir olaydı…
Anadolu coğrafyasının belki de en zeki sözlerinin
seslendirmesini yapan ‘’Azer Bülbül’’ ün 2012 yılında, ‘’Duygularım’’ adlı yeni
albümünü çıkarmaya çok az bir süre kalmışken; tüm hislerini ve zorluklarını son
albümünün içine sığdırmış ve tanıtımı için Antalya’ya gitmişti. Yerel bir
televizyona konuk olmuşken, Antalya’ya olan hisleri ve yeni albümünün küçük bir
çocuk gibi heyecanından bahsetmişti. Her şey yolunda ve otel odasına giderken
yanında bir hayranı vardı. Ertesi gün muhteşem bir konser alanı ve binlerce
bekleyeni vardı. Sevenleri merak içinde bekleyeni vardı, oysa 3 yıldızlı otelin
kenar bir odasında 5 yıldızlı bir adam gözlerini son kez yummuştu gözlerini…
Kalp krizi dediler sebebine. Yorgundu, o sevgi dolu
kalbini belki kendisi anlamıyordu ama dışarıdan onu görenler anlıyordu. Bir
şeyler vardı, o da hissetmişti belki ama belli etmiyordu. Hayranlarını,
kardeşlerini, evlatlarını üzmek ölümden beterdi onun için. O genç diye tabir
edilebilecek yaşta ana babasını evlatsız bıraksa da, evlat sevgisinin ne
olduğunu tadamasa da yüzbinlerin kalbinde hep yaşayacak, kimsesizlerin her daim
‘’Baba’’ sı olacaktı.
Hayatı şarkılarına benzerdi; ‘’Çok çileler çektim, candan
usandım, niye böyle erken çöktün gençliğim?’’ dedi ‘’ Bomboş yaşayıp giderken,
kalbim aşkla dolar imiş, Hayat bu hiç belli olmaz, her an her şey olabilir’’
dedi. Dediği gibi bir gün ansızın gitti… Geride ne bıraktı biliyor musun?
‘’İçimizi acıtan sözler ve biraz da karanlık cümleler…’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder