"İnsan kimdir?" sorusu
tarih boyunca akılları kurcalayan bir sorudur. ‘’Aklı’’ hesaba katmazsak
yeryüzünün en çaresiz varlığının kendi farkına varmasıyla birlikte üzerinde en
çok durduğu soru buydu. Zaman, mekân ve toplumlar değişse bile bu soru değerini
yitirmeden gizemli bir sır gibi dikkatleri üstünde toplamayı başarabilmiştir.
Kadim toplumların bir bildiği
vardır elbet, insana ‘’Nisyan’’ dan gelen ‘’İnsan’’ sıfatını layık
görmüşlerdir. Aklımın alabildiği ve anlaşılabilir bir şekilde anlatabileceğim
en kısa ve açık haliyle ‘’Nisyan’’ unutmak demektir, ‘’İnsan’’ a da unuttuğu
için unutan denmiştir.
Sahi haklılar mı?
Unutmuyor muyuz her gün ne için
var olduğumuzu, Rabbin farz kıldıklarını, haram (yasak) buyurduklarından
uzaklaşmayı? Türkiye coğrafyasında özellikle günde 5 vakit ezan okunmasına
rağmen ne kadar ibadet ediyoruz? ‘’Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’’
diye buyuran peygamberin ümmeti değil miyiz? Buyurdu Allah’ın Resulü Veda
Hutbesinde; ‘’Allah için, Allah'ın hakkı için kadınların haklarına riayet edin;
kadınların haklarına dikkat edin. Kadınlar size Allah'ın emanetidir; o emanete
elinizden geldiğince sahip çıkın!" diye ya hani; örselemekten,
metalaştırmaktan fazla ne yaptı insan? Aynı yoldan çokça geçmesine rağmen
pisliğini sağa sola savuran mı desem dili ve zararı olmadığı için zulümden
başka bir şey görmeyen hayvandan mı bahsetsem? Var oğlu var kardeşim elini
nereye atsan elinde kalıyor…
O yüzden insan sevmiyorum diyorum
ya. Vallahi sevmiyorum. Sevmek ‘’O’’ olmaktır, sevmek ‘’Bir’’ olmaktır. Şimdi
sormazlar mı adama neden insan sevmemi gerektiren bir şey olduğunu düşünüyorsun
ki? Çok matah bir şeyse insan sevmek, İnsan neden bu kadar insan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder