19 Şubat 2022 Cumartesi

2- Sevdanın makbulü neydi?

 


                İnsan var olduğundan beri aklı kemale ermiş her birey bir şekilde sevda denen şerbetten bir yudum almıştır. Kimi zaman karşılıklı kimi zaman günümüz popüler kelimelerinden platonik yani tek taraflı çıkmaza giden türden bir şekilde yaşamıştır sevdayı. Karşılıklı sevip de kavuşamayanı da var elbet işin içinde, efsanelere konu olan sevgiler de.

                Aklımızı kurcalayan, çok fazla soru işareti uyandıran kısmına gelecek olursak;

Neşet Ertaş; ‘’Sevda sırrınan (sır ile) olur’’ demişken

İsmet Özel ‘’ Benim harcım değil bir yar sevmek gizliden’’ demiştir.

Sevmek sır ile olacak bir durum ise şairler neden mahlaslar ile yahut Sezai Karakoç’un Mona Roza şiirindeki gibi (Muazzez Akkaya) açık isim vererek şiirler veya besteler yapmaktadır? Bu şiirler hiç yazılmamış olsaydı, mahlas kullanmamış olsaydı yahut isim vermeseydi sevdiğinin bilinmesi riskine girmemiş olmayacak mıydı?

Sevginin karşılıklı olmasını her insan istemez mi? Güzelliğin göreceli olduğunu bildiğimiz halde bilinmez mi güzel olduğu için sevilmesi değil sevdiği için güzel olması gerçeği? Seven bilmez mi ateş olsa da yanmayı göze alması gerektiğini? Mecbur değil midir insan sevdiğini söylemeye? Şiir şairin feryadı değil midir?

Sevda dediğimiz sırrınan olur fakat haykırarak olur gizliden değil. Dağı taşı denizi aşarak olur fakat rezil olarak rezil ederek değil. Pislik olması gerekmeyen yerde olan demektir. Yarin saçı güzeldir fakat yemekte değil, kelebek güzeldir fakat içtiğin ayranın içinde değil. Laflar da öyledir her laf her ortamda konuşulmaz, her doğru bilinen her yerde söylenmez.

İnsan sevdiğini söylemeli ve gocunmadan çekinmeden yapmalıdır bu işi lakin iki kişinin bildiği sır değildir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder